Suruç Katliamından Kobani Kumpas Davasına – Alp Altınörs

Büşra… Cebo… Aydan Ezgi… ve daha niceleri… Henüz 6 ay önce IŞİD terörünün kuşatmasından kutulmuş olan Kobani’ye insani yardım götüren gönüllüler… Nasıl da apansız katledildiler!… Sosyalist gençler… Türkiye işçi sınıfının evlatları… Ben hâlâ inanamıyorum öldüklerine. Vedalaşamadım onlarla.

Kobani’yle dayanışmak, o zamanlar “resmen” bir “suç” değildi henüz. IŞİD sosyalist gençlerin üzerine salınarak “durumun değiştiği”, dehşet yolu ile tüm topluma “gayriresmi” yoldan bildiridi. 20 Temmuz 2015’te Urfa-Suruç’ta masumiyet katledildi. 33 sosyalist gencin yeşil birer yaprak gibi yürekleri, ateşe atıldı. Işıltı ile geleceğe bakan gözleri, söndürüldü. Onların bitmez yası, ülkemin yüreğine çöktü ve orada kaldı. Ama 33’lerin yılmaz yoldaşları, bu yası bir mücadeleye çevirerek yasın içimizi çürütmesine engel oldu. Tam tersine, 20 Temmuz-Suruç, “Herkes için adalet!” talebinin görkemli bir sembolüne dönüştü.

Aradan geçen 9 yılın ardından, Kobani-Kumpas Davası’nda verilen kararla, Kobani’yle dayanışıma çağrısı “resmen” de bir “suç” ilan edildi. Dışarıya bol alevli “şiddet” görüntileriyle algılatılan, mahkeme salonunda ise sadece “Toplantıya kim katıldı?”, “Tiviti kim attı?” sorularının sorulduğu tuhaf bir yargılamaydi. Biz bir avuç sosyalist ve Kürt siyasetçi, karşımızda davaya müdahil olmuş neredeyse tüm devlet kurumlarıyla mücadele ettik. Çoğu zaman boş salonlara konuştuk. Bu vesileyle, Figen başkanın savunma yaptığı gün dinleyici sıralarını doldurup üstüne “sosyalizm” sloganlarıyla salonun mutad sessizliğini kıran ESP’li ve SGDF’li dostlarımıza teşekkürümüzü yineleyelim. Ama o gün bir istisnaydı. Unutulmaz, güzel bir gündü.

Neticede, dönemin HDP MYK üyelerinden, o gün mazaretli olmayıp da toplantıya katılmış olanlar, IŞİD kuşatması altındaki Kobani ile dayanışma çağrısı yapmaktan 20.5 ila 24.5 yıl arasında değişen cezalara çarptırıldılar. IŞİD’e karşı çağrı yapmak suç sayıldı. Demokratik protesto çağrısı suç sayıldı. Tek bir tivitten 20-24 yıl ceza kesildi. Herhalde bu karara en çok IŞİD sevinmiş olmalı. Zira Kobani de soykırım yapamamış olmak bu cani örgütün içine oturmuştu. Şimdi bizler, soykırımı engellemek için çağrı yapmakten cezalandırıldık! Kobani’nin işin çeteleri eline düşmemiş oluşunun faturası bizlere kesildi.

Sosyalist gençlerin bu adaletsizliği kabul etmeyeceğini ve “Herkes için adalet!” talebinin içine Kobani-Kumpas davasını da işleyeceğini iyi biliyorum. Bu davanın, özellikle Türk halkına iyi anlatılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü Türk halkı da en ez Kürt halkı kadar IŞİD’e karşıdır ama çağrımızın IŞİD’e karşı yapıldığını bile Türk halkından gizliyorlar. Sanki durup dururken, sokaklar karışsın da ülke bölünüversin diye çağrı yapmışız, Türk halkına bunu anlatıyorlar. Etkili de oluyor maalesef.

Son olarak, 33’leri bu vesileyle bir kez daha anmak istiyorum. Onlar, Türk ve Kürt halkları arasında çağdaş bir devrimci gençlik köprüsü kurmak istemişlerdi. Anıları hep yanıbaşımızda olacaktır.

Sincan 2 Nolu F Tipi Hapishanesi
Alp Altınörs