Bahçeli’nin mecliste DEM Parti vekilleriyle tokalaşması ile birlikte başlayan süreç, değişik türden yorum, analiz ve pratiklerle devam ediyor. Henüz adı koyulmamış bu gelişmeler elbette bir tokalaşmayla başlamış ve gelişmiş değildir. Ancak adına barış veya müzakere diyebilmek için ortada somut hiçbir şeyin olmadığı bu sürecin yeni bir durum olduğunu kabul etmek ve ona göre pozisyon almak gerekir.
Coğrafyamızın en temel politik özgürlük sorunu olan Kürt sorunu, siyasetin merkezine yerleşmiştir. Gelişmeler tüm siyasal kuvvetlere ve toplumsal mücadele dinamiklerine yeni duruma göre pozisyon almayı emrediyor. Peki devrimci-demokratik gençlik hareketi, süreçle nasıl ilişki kurmayı hedefliyor?
Sırayla gidelim ve baştan söyleyelim: Sürecin adı ne müzakeredir ne de barıştır. Türk devleti bölgesel gelişmeler üzerinden gördüğü olanak ve riskler doğrultusunda Kürt özgürlük hareketiyle görüşmek durumunda kalmıştır. Onu yöneten fikir, Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesi ve Ortadoğu’da yayılmacı heves ve hayallerdir. Bu eksende gelişme gösteren süreçten beklenti içine girenler, daha açık biçimde ifade etmek gerekirse “müzakere süreci” ve “barış” gibi ümit ve beklentilere kapılan emekçi sol güçler, yanılgıya düşerler. Sürecin değerlendirilmesi ve analiz edilmesinde ortak görüş açısı oluşturabilmek, hangi biçimde olursa olsun sürece ortak bir dahiliyet oluşturabilmenin de en belirleyici noktalarından biridir. Bu yüzden süreç emekçi sol güçler ve gençlik hareketi açısından iyi analiz edilmelidir. Olanaklar açığa çıkarılmalı ve riskler hafife alınmamalıdır.
Devrimci-demokratik gençlik hareketinin görevi, İmralı ve devlet arasındaki görüşme trafiğini izlemek, analiz etmek ve süreçten beklenti içine girmek değil, bu sürecin açığa çıkardığı/çıkaracağı kimi risk ve olanakları görmek ve Kürt sorununda emekçi çözüm çizgisini güçlendirmek olmalıdır. Olanakları değerlendirmeli, mücadelenin gelişimine katkı sunacak bir pratik geliştirilmelidir. Ancak diğer taraftan da devrimci-demokrat gençlik, ortaya çıkabilecek değişik tipten riskleri asla hafife almamalıdır ve süreçle ciddi bir hazırlık görüş açısıyla ilişkilenmelidir.
Devrimci-demokratik gençlik hareketi, Kürt halk gençliğini Kürt ulusunun demokratik kolektif hakları temelinde çok daha etkin biçimde mücadele etmeye ve görev-sorumluluk üstlenmeye çağırırken, Türk halk gençliğini ise Kürt sorununun emekçi çözümü noktasında tutum almaya ve bu mesele etrafında taraflaşmaya çağırmalıdır. Bu eksende Türk halk gençliğine daha güçlü biçimde seslenme ve şovenizme karşı mücadeleyi yükseltme görevi herhangi bir dönemden farklı olarak daha özel, özgün ve yaratıcı biçimlerde örgütlenmek zorundadır. Süreç ve gelişmeler tek başına şovenizmi geriletmez, ancak sürecin açığa çıkardığı olanaklar iyi değerlendirilebilirse şovenizm duvarında gedikler açılabilir. Bu bir devrimci olanaktır ve devrimci-demokratik gençlik hareketi bunu gözetmek ve ona göre pozisyon almak durumundadır.
Rejimin Kürt sorununda burjuva demokratik çözüm planı olduğunu iddia etmek şu aşamada gerçek dışı bir yorum olur. Süreç üzerinde devrimci basınç yaratmanın ve başarıyı yakınlaştırmanın başlıca yolu Kürt halkının kolektif haklarının savunulması ve bu talepler etrafında gençlik kitleleri içinde saflaşma yaratılmasıdır. Bazı somut pratikler öncelenebilir ve ilk elden geniş kesimleri saflaştırmak adına tercih edilebilir. Örneğin gençlik hareketi, anadilde eğitim talebini dünden çok daha etkili biçimde mücadele konusu haline getirebilir. Kürt halkına yönelik sürdürülen işgalci saldırganlığın ve sömürgeci savaşın maliyetinin emekçi halk kitlelerinden çalınanlarla oluşturulduğunu, eğitime ayrılan bütçenin onlarca mislinin işgalci savaşa ayrıldığının ve sonuç itibariyle yoksulluğun başlıca sebeplerinden birinin bu savaş bütçesi olduğu teşhir edebilir. Geleceksizlik ve yoksulluk girdabına sürüklenen öğrenci gençlik “Savaşa değil eğitime, insanca yaşama ve özgür bir geleceğe bütçe!” şiarını yükseltebilir ve bunu eylemli biçimde ifade edebilir.
Kürt ve Türk halk gençliği arasında ortak mücadele köprüsü oluşturmak adına halkların kardeşliği ve eşitliği ekseninde etkinlikler örgütleyebilir. Şimdi burada sıralamakla bitiremeyeceğimiz çokça pratikten bahsedebiliriz ama meselenin özünün anlaşılması açısından birkaç örneğe dikkat çekmek yeterli olur diye düşünmekteyiz. Örneğin 68’ gençlik hareketi önderlerinin Hakkari’de inşa ettiği Devrimci Gençlik Köprüsü’nden, sosyalist gençliğin batı metropollerinden yüzlerce üniversiteliyi buluşturup Dicle Üniversitesi önüne giderek burada görkemli bir finalle sonlandırdığı Kardeş Üniversite çalışmasına, anadilde eğitim kampanyalarından Kobanê İnşa Kampanyası’na varan önemli pratikler ve deneyimlerle dolu olan gençlik hareketinin tarihi bugüne ışık tutacak niteliktedir.
Devrimci-demokratik gençlik hareketinin önünde duran görevlerden bir diğeri Alevi gençlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde ajitasyon-propaganda çalışmalarıdır. Alevileri hedefleştiren, cemevlerini ibadethane olarak kabul etmeyen, ÇEDES’ler üzerinden alevileri asimilasyona zorlayan ve zorunlu din dersini dayatan devletle Kürt’ün anadil hakkını gasbeden ve onun ulus olmaktan gelen kolektif haklarını tanımayan ve ona zulmedenin aynı güç olduğunu anlatmak gerekir. Suriye’de yaşanan gelişmeler üzerinden Alevilerin Türkiye’de de özel biçimde hedefleştirildiğini, devletin açık biçimde Alevilerin tehdit edilmesini teşvik ettiğini teşhir etmek ve Alevi gençliği hem kendi hak ve taleplerini savunmaya hem de Kürt sorununda demokratik tutum almaya, bu mücadeleyi ortak bir mücadele programı etrafında büyütmeye çağırmak devrimci-demokratik gençlik hareketinin en önemli kitle çalışmalarından birisi haline getirilmelidir.
Gelişen süreci politik özgürlük mücadelesi ekseninde değerlendirmek, gençliğin biriken sorunlarını bu potada buluşturmak, geniş gençlik kitlelerini Kürt halkının talep ve özlemleri etrafında saflaştırmak ve süreci emekçi halklarımızın lehine güçlendirecek eksende pozisyon alarak Kürt sorununda emekçi çözüm çizgisini belirginleştirmek, şovenizme karşı mücadeleyi büyütmek gençlik hareketinin en güncel görevi durumundadır ve bu çizgi somutlaştırılmalı, gençlik kitleleriyle buluşturulmalıdır.