Büyük bir fedakarlık, büyük bir cesaret, büyük bir irade… Sizi böyle tarif etmek gerekir. Anne ve oğlu olarak yakılan, yıkılan bir şehri yeniden inşa etmek, yeniden ayağa kaldırmak için çıktınız bu yola. Yok sayılmış, soykırıma uğratılmış Çerkeslerin bir parçasıydınız. Eminim ki Kobanê’ye giderken gözünüzün önüne Çerkeslerin kendi topraklarında yaşama hakkını gasp edenler gelmiştir. Kobanê’yi yeniden inşa ederek yok sayılan, soykırımlara uğratılan, özgürce yaşama hakkı gasp edilen tüm ezilen halklara bir mesaj vermek istiyordunuz belki de. Ezilen tüm halkların ayağa kalkıp başarabileceğini bir kez de Kobanê’den haykırmak istiyordunuz eminim. Katiller sizin oraya gidip ezilen halklara umut olmanızı engellemek istediler ama sizin yolculuğunuzun kendisi dahi başta Çerkes halkı olmak üzere tüm yok sayılan, ezilen halklara, o halklar için mücadele eden devrimcilere umut oldu. Sizin hayal ettiğiniz, düşlerini kurduğunuz, ezilenlerin özgürce yaşadığı dünya işte o yolculukla yalnız sizin düşleriniz olmaktan çıktı. Yüzlerce, binlerce insanın hayali oldular.
Sizin mücadeleniz, mücadeleye yeni atılan gençlerin ailelerine örnek olarak gösterdiği bir mücadele. Anne ve oğlunun omuz omuza aynı mücadelede ölümsüzleşmesi, sonuna kadar mücadelelerinde birbirini desteklemeleri, mücadeleye yeni atılan herkes ve aileleri için önemli bir yerde duruyor.
Bu yıl Suruç’un 9. Yılı. Koca 9 yıl içerisinde biz “Suruç için Adalet!” demekten vazgeçmedik. Yargı ve devlet de adalet talebimiz hiçbir şekilde yerini bulmasın diye elinden geleni yaptı ve yapmaya devam ediyor. O dönem başbakan olan Ahmet Davutoğlu olmak üzere gerçek failler hiçbir şekilde hesap vermediler, vermemeye devam ediyorlar. Üstelik Erdoğan ile arasındaki tartışmalarda Davutoğlu, 2019 Ağustos’unda “2015 Haziran-Kasım’ı arasında olanları açıklarsam kimsenin birbirinin yüzüne bakacak hali kalmaz” sözlerini söyledi açıkça. Devletin bu tarihler arasında yaşanan başta Suruç ve Ankara Gar Katliamı başta olmak üzere katliamlarda baş fail olduğu ayan beyan açık ve ortadayken 9 yıldır yargılanmıyorlar. Biz ise katilleri her yıl 20 Temmuz’da sokaklarda, meydanlarda halk önünde yargılıyoruz. Sizden, mücadelenizden aldığımız güçle katillerden hesap sormaya, sokakları kuşatmaya çıkıyoruz. Devletin baş faili olduğu Suruç Katliamı’nı asla unutturmamak için; bizleri engellemek için ne kadar çabalasa da her yıl Suruç için gerçek adaletin sağlanması için sokakları onlara dar etmeye, Suruç iradesini başta gençlik olmak üzere tüm kanallarda büyütmeye devam ediyoruz.
Bu yıl da sokaklara çıkacak, katillerden hesap soracağız. Ferdane ve Nartan’ın cesaretiyle orada olacağız. Onların ezilen, yok sayılan halklar için mücadelelerini büyüterek sokaklarda olacağız. Faşist devletin karşısına yeni Ferdaneler, yeni Nartanlar olarak çıkarak cevap olacağız.